rüya silsilesi ve sabah 5ler.

madem ki akıl defteri o zaman rüya silsilesi ile numaralı halde:


  1. önce saadet isimli bir kadınla küçük ve arabanın içine bindiğim zaman sağı solu görünmez hale gelen sadece şoför mahallinin küçük cam açıklığı olan sürekli molalı bir yolculuk içindeyim. mardinde mezbaha yeni mardin ile eski mardin arasındaki yokuştaydı hala da öyledir sanırım. aynı zamanda burada kaynak suyu var. oraya gidiyoruz eyüpsultan cami oradaymış içeri giriyorum restorasyon yapılıyor o kadar kötü ki restorasyon duvar tavan siyah etamin kumaş ile kaplanmış ve kırmızılı yeşilli çiçeklerle bu çiçeklerin birleştiği yerlerde de 90larda herkesin evinde olan bazıları ezan okuyan duvar saatlerinden var. hem duvar hem tavanda saatler canımı sıkıyor. bunlara ne gerek vardı diyorum. ordan oraya gezerken bir kitap buluyorum sanki eski yunan filozoflarını anlatan 1000 sayfanın üzerinde kalın bir kitap onu alıyorum yanıma bunu buradan çıkartayım zaten kimsenin okuyacağı kıymetini bileceği yok diyorum onlar sadece namaz öğreten din kitaplarını okusunlar. o kitapların çoğu gerici ve zorlayıcı gelir. benim islamiyet anlaşımın çok uzağında durur çoğu. yazdıkları ile olmasa da yazarlarını öyle hayal ederim. bu bir çeşit önyargılı hayal diyelim. rüyamda aynı şeyleri düşünüyorum. kitabı dışarı çıkaracakken koca bir dağdan kopmuş koca bir kayaya benzeyen simsiyah sakallı saçlı bir adam bana din bekçiliği yapıyor kitabı fark edip çalmama engel olmasından korkuyorum. bana beğenmediği ve orada olmamı istemediği bir insan olduğum kanaatine sebep oluyor. henüz siyah etaminle kaplanmamış bir duvarda yardımcı yazıyor. sondaki ı sı eksik kalmış gibi ya da silinmiş. adama eyüp sultan benim atam demek geliyor bunu gereksiz ve çocukluk olarak görüp susuyorum.kitapla dışarı çıkıyorum. duvarların aslı nasıldı acaba diyorum kesin çıplak taştı ama kumaşla kaplamışlar hepsi fabrikasyon el işlemesi olsa yine kurtarırdı durumu diyorum en iyisi iyi korumak çünkü eskisi gibi el işlemesi yapılmıyor diyorum. bir anda uyandım. sabah 5 te uyanmalar böyle başladı. rüyanın başında arabayla hızla oradan oraya gidiyoruz ben arabada hiçbir yeri göremediğim ve araba çok dar olduğu için sıkışık ve huzursuz hissediyorum. biraz eski mardin sokaklarında gezdiğimi hatırlıyorum çarşıda da geziyorum ama bambaşka bir şehir gibi eski adamlar eski zanaatlarla uğraşıyorlar biraz koyun ve koyun bağırsağı olduğu var aklımda. aslında olmayan eyüp sultandan çıkınca saadeti sırtımda yokuştan aşağı ben taşıyorum başta arabayı ben kullanıyorum ve hızla yokuştan indiğimi sanırken aslında saadeti sırtımda taşıdığımı fark ediyorum saadet tedirgin hızla indiğimiz için. merak etme buradan sağ salim buradan ineceğiz diyorum. yokuş nedeniyle otomatik olarak hızlandığımızı fark ediyorum bedenimde bir çeşit mekanik fren varmış gibi onu devreye sokuyorum.vites küçültmek gibi. 
  2. bir eğitimdeyiz kadınlı erkekli bir grup bir çeşit polis ya da askeriz. eğitim alanı pazar yeri gibi tahta tezgahları var. üzerimizde her birimizin 7 çeşit silah var. toplam 14 kişiyiz. birbirimizi yaralamak ya da öldürmekle eğitimi tamamlayabiliriz. ben geri kalan 13 kişi birbirini öldürürken bir tezgahın altında saklanıyorum. geriye berrak tüzünataç kalıyor. onu sırtından bıçaklıyorum. bıçaklama anını çok net hatırlıyorum ama sırtında bir yarık varmış ben de o yarığa bıçağı saplıyormuşum ya da yerleştiriyormuşum gibi. bıçak yuvasına giriyor. berrak ya da kadın yerde secde eder poziyonda yatıyor ve sırtı çıplak. bıçak daha çok hançer gibi. böylelikle ben birinci oluyorum. diğer herkes tabancayı mı kullandı diye düşünüyorum ama yakından birbirlerine zarar verirlermiş gibi geliyor. benim de belimde bir kemer ya da kuşak benzeri bir şeye bağlı tabanca var. tabancayı hiç kullanmıyorum. 
  3. bir odadayım yanımda biri var bir yere gidelim diye beni çağırıyor. rüyanın hatırlayamadığım ilk kısımlarında ağzım dilim yüzüm felçli gibi olduğu için çok zor konuşuyorum. kapı benim arkamda olduğu için dönmeye yelteniyorum soldan sağa doğru döneceksen arkamda görünmez birinin sol kolumdan beni tuttuğunu fark ediyorum. beni tutan görünmez adamın sol elinin baş parmağını ısırıyorum. beni çağıran diğer kişiye anlatmaya çalışıyorum ama yüzümün her tarafına bir çeşit felç inmiş ya da uyuşturucu iğne yapılmış gibi olduğu için sadece O harfini söyler gibi açabiliyorum ve güçlükle oldukça yavaş konuşabiliyorum. ön alt dişlerimin hemen arkasında sürekli tükürük birikiyor. sadece beni kolumdan tutan görünmez adamın levent olduğunu anlayabiliyorum. ısırmaya çalıştığım halde dişlerim çenem öyle güçsüz ki ısıramıyorum sadece aklımda bir baş parmak imgesi kalıyor.sol kolumu kurtarmak için soldan sağa doğru dönmeye çalışsam da gücüm beni tutan güce göre yetersiz kalıyor.içimden levent levent diye bağırıp diğer kişiye durumu anlatmaya çalışıyorum ama nafile. yine 5te uyanma ile sol kolumda biri beni tutmuş gibi bir ağrı ile uyandım. 
  4. bir sokakta geziniyorum yanımda birileri daha var sanki eski mardin sokaklarda mavi kapılı evlerin içinde geziniyorum. azıcık tepelik bir yerde sokakta kavga benzeri bir şeyler oluyor. erkekler birbirine bağırıyor araya girmeye çalışanlar oluyor. uzaktan izliyorum.yanımda bazı lise arkadaşlarım var. bir anda uzun namlulu siyahlar çıkıyor. kötü bir kavga çıkacak diyorum ve tepenin biraz daha üst kısmına ahşap yan yana duran evlerin arkasına sığınmaya çalışıyorum. biri beni bir şey olmaz gitme gibi tutmaya çalışıyor bir şekilde kurtulup evlerin arkasına geçince evlerin aslında maket ve küçücük olduklarını fark ediyorum arkaları da boş sadece cepheleri var. pencerelerinden bakıyorum kavgaya. kavga bir futbol maçına dönüşüyor. ben yine de bir şeyler olacak diye korkuyorum gergin bir maç çünkü. bir anda sıralarda oturuyor oluyoruz sınıfta lise arkadaşım mehmet hamidi yurttan arkadaşım ayşe yıldıza bir anda anlamsızca tokat atıyor. hasan suratıma bakıyor. neden ayşeye vurdu diyorum. sabah 5te yine uyanma ile bitti. 

5. rüyada görüşmek üzere esen kalın. kisses

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MAL Kılavuzu

Anılar Çiftliği( Karışık Sıralı-2 ) Kuş Duvarı

Anılar çiftliği ( Karışık sıralı-1)