Kayıtlar

rüya silsilesi ve sabah 5ler.

madem ki akıl defteri o zaman rüya silsilesi ile numaralı halde: önce saadet isimli bir kadınla küçük ve arabanın içine bindiğim zaman sağı solu görünmez hale gelen sadece şoför mahallinin küçük cam açıklığı olan sürekli molalı bir yolculuk içindeyim. mardinde mezbaha yeni mardin ile eski mardin arasındaki yokuştaydı hala da öyledir sanırım. aynı zamanda burada kaynak suyu var. oraya gidiyoruz eyüpsultan cami oradaymış içeri giriyorum restorasyon yapılıyor o kadar kötü ki restorasyon duvar tavan siyah etamin kumaş ile kaplanmış ve kırmızılı yeşilli çiçeklerle bu çiçeklerin birleştiği yerlerde de 90larda herkesin evinde olan bazıları ezan okuyan duvar saatlerinden var. hem duvar hem tavanda saatler canımı sıkıyor. bunlara ne gerek vardı diyorum. ordan oraya gezerken bir kitap buluyorum sanki eski yunan filozoflarını anlatan 1000 sayfanın üzerinde kalın bir kitap onu alıyorum yanıma bunu buradan çıkartayım zaten kimsenin okuyacağı kıymetini bileceği yok diyorum onlar sadece namaz öğr

Göreceli

Selamlar, Cevabını çok iyi bildiğim ama içinden çıkamadığım, harekete geçemediğim sorularım var: Geldiğimiz noktadan çok uzakta olamazsın, beraber gelmedik mi buraya kadar?  Kim ayırabilir ki kendinden kendini?  Kaç yıl uzakta olabilir ki? Yıldızların uzaklığının ışık hızı ile hesaplanması gibi mi uzaklığımız? Zaman geçti ve hızla uzaklaştı mı kendimiz kendimize Çamurla oynamak için ellerimiz çok mu uzakta?  Bayır aşağı, yılda bir kez olsun karda leğenle kaymak? Yapacağımız kardan adamdan olgunluk mu bekleniyor? Dinamosu tükenmez gibi hiç oturmamak, koşmak, ağaçlara tırmanmak? Otobüste minibüste oturmak için birbirine omuz atanlar “dur, sus, otur” dan  anlamayanlarımız mı?  Koşarak kaçıştık; şehir mi büyüdü? Senelik üyelik yaparak mı koşacağız, ağaçlar çok mu uzağımızda kaldı?   Sirkeyle karbonatın fokurdaması oyun olmaktan ne zaman çıktı? Sinekle böcekle arkadaşlığımız düşmanlığa mı dönüştü. Ekmek alıp para üstünü sakızla almak kandırılmak mıymış? Zamanın okyanus oldu

Yorgan Domuzu

Çektim omzuma yorganı Yünün, ölü koyun kokusu Her şey tamam; ekmek, su, yorgan Sen ayakkabılarını giyip gitmiştin Burada kalmak için bir "sen" eksikti Koyun ölü, ekmek ölü, su ölü Sen ölü, ben ölü Her şey ölmüştü sen gitmiştin

Yar

Dik başım mağrur duran ben İçimden, içim defalarca intihar etti Düştüğüm sandalye Düştüğüm kat yüksekliği Düştüğüm bir yar sinesi

Röportaj-1

Resim
- bir duygu olsaydınız ne olurdunuz efendim - yürek hoplaması - heyecan diyebiliriz sanırım -hiç de diyemeyiz bir anket olsaydım cevabın hep "diğer"  işaretli olduğu bir anket olurdum. Heyecan genel bir kategori halbuki yürek hoplaması öyle mi pek çok duygu barındırıyor; korku, sevinç, şaşkınlık ve hatta aşk ve şehvet bile var. - fakat "diğer" belirsiz kararsız ve aynı zamanda alt seçeneklerle doludur - siz klasik belirli çokluklardan seçmeye öyle güvenle sığınıyorsunuz ki, bu bağımlılık yapar vaziyette ihtiyacınız olmuş. Bir noktadan sonsuz doğru geçtiği gerçeği aklınızda, doğal bir elma yemenin ekşiliği ürpertisi yapıyor varsa yoksa starkin golden hatta mac intosh paula redden de haberiniz yok. - daha günlük bir soru ile devam edersek daha az kalaylanacağız sanırım. Beyaz yaka haftada kaç saat çalışmalı, ülke en çok eğitim yatırımını hangi tekniklere ayırmalı sistem- tırnak içinde söylüyorum- sistem sizin ideanızda nasıl işliyor olmalı ? - herkesi

Mehteran kalabalığı kafa

Resim
Karşılıklı zanlarımız Derin susuşlar mı Karşılıklı sandığımız tek taraflı mı "Sen kırmızı giy ben intiharı hatırlarım " Ben senden daha arabesk ve köpüksü cümleler bilirim, bulurum Yüzeysel deniz benzetmeleri şantiyede harçlı imalat suyu sığlığında Beni aptal sanmaları eğlenceli mi Herkesten zeki olmak kandırma sözleşmesine göre avans mı Şiirin rengi ! Titrek elle dijital çöplüğe yaraşır mı Yaraşır, geri kalan "diğer" kadar yaraşır Eylül zulmü; ışıklı, rüzgarlı, hayali bir sözüm ona gece ile diner mi Efkarının altında bronz tenin ne kadar da hipster Elini nasıl da acıyla başına yaslamış Juliet Ben de jilet yutuyordum gırtlağımdan mideme ayak direyen bir oda jilet Ağzım, gözüm kan içinde Yaz günü, güneşi, tutkusu en güzel zaman şükrünü gübreler mi Kamaşmış nöronların " en iyi arkadaşlar " yalanına söver mi Kuma gömülmüş kafana şapka geçer mi Dijital leke ne kadar çitilersen çıkar mı Silgi, boya badana sildi mi boyadı mı yazdığını çizdiği

Mavi kurt

Resim
2 gün önce rüyamda sabah uyanmadan hemen önce kampüste benim daha önce bulunduğum yabancı olmadığım fakat neresi olduğunu gerçekte bilmediğim bir yerde mavi renkli bir kurt gördüm bir an sonra bir atı parçalandığını fark ettim önce karnını ısırmış halde gördüm sonra bir anda atın gözleri doğduktan sonra sadece ölüm zamanı olacak kadar yere toprağa yakın vaziyette ben ondan oldukça daha yukarıdayım. bana baktı yalvarır gibi değil son işte bu der gibi. kurt burada patron benim der gibi baktı at gururunu kaybettiği için hüzünlü ölmekle bir derdi yok bir kurt parçaladı beni halbuki genç ve güçlüydüm dedi bana hepsini gözleriyle dedi ben uyandım kan içinde  içim. Bazen rüyamda kanlar içinde görürüm kendimi kanın kokusu çok net gelir burnuma bu sefer kokusuz ve gerçek kalbimden aktı gibi