Kayıtlar

Yar

Dik başım mağrur duran ben İçimden, içim defalarca intihar etti Düştüğüm sandalye Düştüğüm kat yüksekliği Düştüğüm bir yar sinesi

Röportaj-1

Resim
- bir duygu olsaydınız ne olurdunuz efendim - yürek hoplaması - heyecan diyebiliriz sanırım -hiç de diyemeyiz bir anket olsaydım cevabın hep "diğer"  işaretli olduğu bir anket olurdum. Heyecan genel bir kategori halbuki yürek hoplaması öyle mi pek çok duygu barındırıyor; korku, sevinç, şaşkınlık ve hatta aşk ve şehvet bile var. - fakat "diğer" belirsiz kararsız ve aynı zamanda alt seçeneklerle doludur - siz klasik belirli çokluklardan seçmeye öyle güvenle sığınıyorsunuz ki, bu bağımlılık yapar vaziyette ihtiyacınız olmuş. Bir noktadan sonsuz doğru geçtiği gerçeği aklınızda, doğal bir elma yemenin ekşiliği ürpertisi yapıyor varsa yoksa starkin golden hatta mac intosh paula redden de haberiniz yok. - daha günlük bir soru ile devam edersek daha az kalaylanacağız sanırım. Beyaz yaka haftada kaç saat çalışmalı, ülke en çok eğitim yatırımını hangi tekniklere ayırmalı sistem- tırnak içinde söylüyorum- sistem sizin ideanızda nasıl işliyor olmalı ? - herkesi

Mehteran kalabalığı kafa

Resim
Karşılıklı zanlarımız Derin susuşlar mı Karşılıklı sandığımız tek taraflı mı "Sen kırmızı giy ben intiharı hatırlarım " Ben senden daha arabesk ve köpüksü cümleler bilirim, bulurum Yüzeysel deniz benzetmeleri şantiyede harçlı imalat suyu sığlığında Beni aptal sanmaları eğlenceli mi Herkesten zeki olmak kandırma sözleşmesine göre avans mı Şiirin rengi ! Titrek elle dijital çöplüğe yaraşır mı Yaraşır, geri kalan "diğer" kadar yaraşır Eylül zulmü; ışıklı, rüzgarlı, hayali bir sözüm ona gece ile diner mi Efkarının altında bronz tenin ne kadar da hipster Elini nasıl da acıyla başına yaslamış Juliet Ben de jilet yutuyordum gırtlağımdan mideme ayak direyen bir oda jilet Ağzım, gözüm kan içinde Yaz günü, güneşi, tutkusu en güzel zaman şükrünü gübreler mi Kamaşmış nöronların " en iyi arkadaşlar " yalanına söver mi Kuma gömülmüş kafana şapka geçer mi Dijital leke ne kadar çitilersen çıkar mı Silgi, boya badana sildi mi boyadı mı yazdığını çizdiği

Mavi kurt

Resim
2 gün önce rüyamda sabah uyanmadan hemen önce kampüste benim daha önce bulunduğum yabancı olmadığım fakat neresi olduğunu gerçekte bilmediğim bir yerde mavi renkli bir kurt gördüm bir an sonra bir atı parçalandığını fark ettim önce karnını ısırmış halde gördüm sonra bir anda atın gözleri doğduktan sonra sadece ölüm zamanı olacak kadar yere toprağa yakın vaziyette ben ondan oldukça daha yukarıdayım. bana baktı yalvarır gibi değil son işte bu der gibi. kurt burada patron benim der gibi baktı at gururunu kaybettiği için hüzünlü ölmekle bir derdi yok bir kurt parçaladı beni halbuki genç ve güçlüydüm dedi bana hepsini gözleriyle dedi ben uyandım kan içinde  içim. Bazen rüyamda kanlar içinde görürüm kendimi kanın kokusu çok net gelir burnuma bu sefer kokusuz ve gerçek kalbimden aktı gibi

Bir Öküze Mektuplar ( Kaldığı Yerden Devam)

Resim
Canımın canı sana söylediğim yalanlar var ne yazık zulüm ettim kendime sana var olana yok dedim.halbuki var olana yok demek zulüm imiş. seni sevdiğimi söylemedim yalanladım ne yazık inkar edemem hangi zamanda hangi koşullarda olursa olsun seni sevecektim. gün geldi gün geçti zaman hiç bitmesin dedim. bazen o çağlayan nehre engel oldum. engel oldukça baraj oldu engel dinlemedi hep daha coşkun koştu sana ne yazık ruhun başka bir yerde başka bir zamanda çıkmadı karşıma belki bizi affeder dedim. belki bir yol gösterir dedim. Şevket Arık çizmiş. ellerine sağlık olsun.

Alakadar

Resim
sanırım okuma yazmayı öğreneli uzun zaman olmadığı bir zamanlar yedi sekiz yaşlarında bir aralık sonu komşulara yılbaşı notları yazıp kapılarının altından evlerinin içine attım.bazılarını balkonlarına atmış olabilirim. notlar sadece biraz eğlenmek, merak edilmek gibi duygularla yazılmıştı ya da öyle olmalıydı. çocukken bazı projelerimi hayata geçirmek için büyük bir istek duyardım ama zaman içinde ne yazık ki aksi yönde yönlendirildim. bu basit eğlence planları hoş karşılanmadı. bu eski notlara gelirsek. gayet masumane yazılmış notlardı belki noel baba imzası ile yollamasaydım daha iyi olurdu. "Size yılbaşında hediye getireceğim. -Noel Baba" diye yazmıştım. Bodrum katı da sayarsak(bodrum katları saymak Alman tarzı sanırım) altı katlı bir binada yaşıyorduk sağlık lojmanları işte Mardin'e son gidişimde bir Harlem apartmanı olarak bulduğum iki apartman ile bambaşka bir mahalleye dönüşmüş olan lojmanlar. Sanırım seksen yedide taşındık oraya bu taşınma ile ilgili çok net hatı

Sabunsu Memleket

Resim
başlarken " güzel bir kalemim olsa keşke " kimsenin olmadığı bir şehirde tek başıma yaşıyorum otobüslerde kimsecikler yok ama ben hep ayakta kalıyorum trende, ipten aşağı mandallarla sallanan çamaşırlar gibi tutunup gideceğim yere kadar havada asılı kalmak için bir tutamak yok her yer ağzına kadar dolu ama kimse yok zaman zaman evde bir nefes sesi oluyor bir bakıyorum benden başka kimse yok bazen telefon çalar arayan: hiç kimse çalışırken de bilgisayarım var sadece beraber çalışırız akşama kadar ikimiz masaüstündeki kuzgun ve ben her gün ekrandan yüzünü sevip sahteliğini inkarla düğmesine basıp monitörü kapatıp bütün ışıkları yanan hiç kimselerin yaşadığı evlere koşan diğer hiç kimseyle birbirimize omuz atıp itip kakıp bulup oturduğumuz yerde hiç omuz atmamış gibi mağrur edayla denize binip tıngır mıngır hiç kimse memleketinin karşı yakasına gideriz. akşamlar çok sevdiğiniz ışıklı direkli içine ansızın sızan giyotin korkusu gibi bir kalp işkencesi Gü